11 Mayıs 2011 Çarşamba

DÜNYADAKİ HAVA OLAYLARI

Dünya’yı diğer gezegenlerden ayıran özellilerinin başında üzerinde hava olaylarının görülmesi ve canlı yaşamına olanak sağlayan atmosferinin var olması gelir. Atmosfer %78 Azot - % 21 Oksijen - % 1 su buharı, karbondioksit ve diğer gazlardan oluşur.
Su buharı hava olaylarının gerçekleşmesi için, karbondioksit ise fotosentez olayı için gereklidir. Bu gazların oranı zamanla değişebilir. Mesela, karbondioksit oranının artması atmosferin güneş ışınlarını tutma oranını artırır. Bu özelliğe göre karbondioksit miktarının artması hava sıcaklığının artmasına, azalması ise hava sıcaklığının azalmasına sebep olur.
Bilim adamları çeşitli gözlem araç ve gereçlerle hava raporunu gözlemleyerek hazırlar ve elde ettikleri verileri bilimsel olarak karlı, yağmurlu, rüzgârlı vb. şekilde yorumlarlar.
Hava olayları yeryüzünde bitki türleri, hayvan türleri dağılımının oranını, toprak oluşumu ve türlerini, denizlerin tuzluluk oranını vb. oluşumları etkiler.


RÜZGÂRLAR:
Atmosferdeki hava ağırlığından dolayı Dünya üzerine basınç uygular. Ancak atmosfer basıncı Dünya üzerindeki her noktada aynı değildir. Kimi yerde alçak, kimi yerde yüksektir. ( Dünya yüzeyinde yükseldikçe atmosfer basıncı azalır.) Bu basınç farkı rüzgârların oluşmasına sebep olur.
Yatay yönde meydana gelen hava hareketlerine rüzgâr denir. Geldikleri yerlerin sıcaklıklarını gittikleri yerlere taşıyan rüzgârların sebebi basınç farkıdır. Rüzgâr oluşumu Dünyamızın günlük dönüş hareketiyle sürekli devam eder. Rüzgârlar zaman zaman hız değiştirerek bazen sakin esen meltemler bazen ise fırtınalar, kasırgalar meydana gelir. Hızları farklı olan rüzgârların çevrelerine olan etkileri de farklıdır. Rüzgârların etkileri “Beaufort (Bifort) Ölçeği” ile tanımlanır. Bifort ölçeğine bakıldığında rüzgârın hızı artınca kuvveti ve etkisi de artmaktadır.



Rüzgâr
Kuvveti
Hızı (km/h)
Etkisi
Sakin
0
.............
Duman dikey olarak yükselir
Esinti (Yel)
1
1–5 km/h
Rüzgar dumanı sürükler(eğri bir duman oluşur)
Hafif meltem
2
6–11 km/h
Rüzgar dumanı sürükler (rüzgar yüzde hissedilir)
Meltem
3
12–19 km/h
Yapraklar ve ince dallar sürekli hareket eder, bayraklar dalgalanmaya başlar
Orta şiddetli meltem
4
20–29 km/h
Toz ve kağıt parçaları uçuşur, Küçük dallar oynar
Sertçe meltem
5
30–39 km/h
Küçük ağaçlar sallanır. Göllerde küçük dalgalar oluşur
Kuvvetli melten
6
40–50 km/h
Ağaçların büyük dalları hareket eder. Şemsiye kullanmak zorlaşır
Fırtınamsı rüzgâr
7
51–61 km/h
Ağaçlar bütün olarak sallanır. Rüzgâra karşı yürümek zorlaşır
Fırtına
8
62–74 km/h
Ağaç dalları kırılır. Yürümek çok zordur
Kuvvetli fırtına
9
75–87 km/h
 Bacalara zarar verir. Çatılardaki kiremitler uçar
Tam fırtına
10
88–101 km/h
Kıyılar dışında nadir görülür. Ağaçlar köklerinden sökülür.
Çok şiddetli fırtına
11
102–117 km/h
Çok seyrek görülür. Geniş ölçekli zarar verir
Kasırga (Tayfun)
12
≥ 118 km/h
Toplu yıkım olur

Hortumlar ve Kasırgalar:
 Bazı rüzgârlar belirli bir yönde kuvvetli bir şekilde eserken bazıları ise kendi ekseni etrafında döner. Sıcak hava alanlarında hızlı bir şekilde kendi ekseni etrafında dönen rüzgârların en küçüğüne şeytan kulesi, ortancasına hortum, en büyüğüne kasırga denir.

 Bir hortumun oluşabilmesi için atmosferin yüksek bölümlerine kadar çıkabilecek, aşağıda sıcak ve nemli hava ile yukarıda soğuk ve kuru havanın olması gerekir. Dar bir alanda sıcak hava ile soğuk hava aniden yer değiştirir ve hortum oluşur. Hortum ucunun yere değmesiyle birlikte rastladığı her şeyi içine çekmeye çalışır. Böylece şiddetli şekilde dönen, su, toz ve diğer yabancı maddelerden oluşan siyaha yakın koyu renkli bir sütun halini alır. Türkiye’de hortumlar nadiren görülür. Çoğu hortum yarım saatten fazla sürmez, hatta bazıları sadece birkaç dakika sürer. Kasırgalar sadece suyun sıcak ve havanın nemli olduğu tropikal okyanuslarda görülür. Bir kasırganın oluşabilmesi için öncelikle okyanus suyunun sıcaklığının en az 27º C olması gerekir. Su sıcaklığı bu seviyeye ulaştığında okyanus yüzeyindeki ılık ve nemli hava konveksiyon yoluyla yükselmeye başlar. Bu havanın çevresinde girdap gibi dönen güçlü bir rüzgâr oluşur. Ardından yağmur bulutları toplanır ve fırtına patlar. Fırtınanın kasırga sayılması için rüzgarın en az 118 km/h'lik bir sürate ulaşması gerekir.Kasırga durgun bir merkezin çevresinde dev bir girdap gibi döner. Kasıgalar, hortumlara göre çok daha geniş alanlara yayılır, daha uzun ömürlü ve daha bölgesel olup yavaş hareket ederler.


Kasırganın gözü:
Kasırganın merkezindeki genişliği 30–40 km’yi bulan hava sütunudur. Burada hava basıncı düşüktür ve rüzgârın hızı azdır.
Havadaki Nem:
Okyanuslarda, göllerde, nehirlerde ve topraklarda bulunan su buharlaşarak; bitkiler ve hayvanlardaki su ise solunum ve terleme ile dışarı atılarak havaya karışır. Havaya karışan bu su, (yani atmosferdeki su buharı) havanın içerdiği nem miktarını belirler. Havadaki nem atmosferin her yerinde aynı değildir. (havanın bulunduğu yere ve sıcaklığına göre değişir) ( Deniz ve okyanuslar üzerindeki hava, kara üzerlerindeki havaya göre daha nemlidir.) Havanın sıcaklığı arttıkça havadaki nem miktarı da artar. Soğuk havada nem yoğuşacağı için sıcak havaya oranla soğuk hava daha az nem içerir. Nemli hava yükselirken sıcaklığının düşmesiyle soğur ve bu durumda havadaki nem de yoğuşarak su damlacıkları haline gelir. Su damlacıkları da bir araya toplanıp bulut haline gelerek farklı yağış şekilleri ile yeryüzüne döner. Bu durumda yağış şeklini nemin yoğuştuğu yer ve havanın sıcaklığı belirler.


Yağış Şekilleri


Nemli hava gökyüzüne yakın yerlerde yoğunlaşırsa;
Yağmur:
Bulutlardaki su buharı bir araya gelerek su damlacıklarını oluştururlar. Böylece yoğunlaşan su buharı yeryüzüne yağmur olarak iner.
Kar:
 Soğuk hava etkisiyle karşılaşan su buharı buz kristalleri haline gelir. Buz kristalleri birleşerek kar tanelerini oluşturur. Kar taneleri yeryüzüne iner. (Eğer yeryüzü sıcaklığı suyun donma noktasında veya daha düşükse yağış kar şeklinde olur)
Dolu:
 Su buharı bulutlardan yeryüzüne inerken soğuk havayla karşılaşınca bulutun üst katmanına sürüklenir katılaşır ve bir araya gelerek buz toplarını yani doluyu oluşturur.

Nemli hava yeryüzüne yakın yerde yoğunlaşırsa,
Çiy:
 geceleyin hava serinler ve ortam sıcaklığının düşmesiyle havadaki su buharı yoğunlaşarak toprağın, ağaç dallarının ve yaprakların üzerinde çiy adı verilen su damlacıkları halinde toplanır.
Kırağı:
Eğer ortam sıcaklığı 0ºC’nin altında ise su buharı sıvı hale geçmeden yeryüzündeki cisimler üzerinde donar. Bu durumda kırağı meydana gelir.
Sis:
 Atmosferin yeryüzüne çok yakın kısımlarındaki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan buluta sis adı verilir. Yükseklerdeki bulutlar havanın soğumasıyla oluşurken sis soğuk olan yeryüzünün hemen üzerindeki havada bulunan su buharının yoğuşmasıyla meydana gelir.

Hava Olaylarının Sebebi:
 Belli bir alanın üstündeki havanın normalden daha fazla sıkışması ile oluşturduğu basınç, yüksek hava basıncıdır. Bunun tersi olarak havanın normalden daha seyrek olması halinde yaptığı basınç; ise alçak hava basıncıdır. Atmosferdeki alçak ve yüksek basınç; alanları sıcaklık farklılıklarından ortaya çıkar. Isınan hava yükselir ve havayı oluşturan tanecikler daha soğuk alanlara doğru giderek oralarda birikir. Bir bölgede yüksek basınç varsa buradaki hava çevresindeki alçak basınç alanlarına doğru hareket eder. Bu şekilde, havanın yer değiştirmesiyle oluşan hareketi yani rüzgarı yüzümüzde hissederiz.

Günlük ve Mevsimsel Sıcaklık Değişimleri
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü: Dünyamızın kendi ekseni etrafında dönüşünü 24 saatte tamamlar. Bu şekilde kendi ekseni etrafında dönerken Güneş’e bakan yüzünde gündüz arka yüzünde ise gece yaşanacaktır. Bu nedenle Güneş’e bakan kısmı daha sıcak olup bu yüz aydınlık olur. Bu yüze değen Güneş ışınları sahip oldukları ısı enerjisini Dünyanın bu yüzündeki cisimlere aktaracak ve onlarında ısınmalarını sağlayacaktır. Dünyanın Güneş’e dönük olmayan yüzü Güneş’ten gelen ışınlardan bir süre uzak olacağı için bu kısımda hava soğuk olur. Dolayısıyla gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkının Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Dünya’nın Güneş Etrafında Dönüşü: Dünyanın Güneş etrafında dönmesi mevsimleri oluşturur. Dünyanın dönme ekseninin eğik olması nedeniyle Güneş ışınları dik olarak alan bölgeler de sürekli değişir. Dünyada bir yılda her iki yarım küre farklı farklı mevsimler yaşar. Eğer eksen eğikliği olmasaydı, Dünya Güneş etrafında dolanırken Güneş ışınlarının yere düşme açısı değişmeyecek, sıcaklık değişimleri gerçekleşmeyecek, böylece mevsimler oluşmayacaktı. Ekvator bölgesine güneş ışınları dik olarak geldikleri için bu bölgenin sıcaklığı çok fazladır. Kutuplara gelen ışınlar ise eğik oldukları için bu bölgeler yıl boyunca soğuktur. Mevsimlerin meydana gelmesi de Dünyanın eğik duruşu ve Güneş etrafındaki hareketi ile ilgilidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder